AUGUST RODIN - MİLO VENÜSÜ ÜZERİNE
AUGUSTE RODIN – MILO VENÜSÜ İNCELEMESİ HAKKINDA
⦁ İnsanın yaratmaktan aciz olduğunu düşünen Rodin yapıtında, insanın tek yapması gerekenin doğaya yaklaşmak olduğunu düşünüyor. Bundan kasıtın Rodin'e göre her şey doğada bulunur ve biz bazı imgeleri – göstergeleri izleyerek sonuca ulaşabiliriz.
⦁ Aslında yaşam, yaşamın içinde aranmalıdır diyor Rodin. Yaşamda somut örnekler ve bütün göstergeler bulunurken, yaşamı yaşamdan alarak en iyi şekilde sanata yansıtabilir ve gerekirse işlevsellendirebiliriz. Mimari açıdan bakıldığında yaşamı yaşamdan almanın, yaşamla kümülatif ilerleyecek olgularla sağlandığını da düşünürsek sadece şekilsel değil aynı zamanda estekik ve işlevin bir araya geldiği gerçekçi yapıtlar yapılabilir olduğunu düşünebiliriz.
⦁ Bu sonuçların eğitim sürecine baktığımızda, önce doğanın göstergelerini görmek, sonra onları karşılaştırmak ve onlar arasında bağ kurmak Rodin'e göre sanat eğitimini oluşturur. Bilimsel olarak da baktığımızda olgular vardan yok, yoktan var olamazlar ve sonuç için belirli aşamalar gerekir. Ancak sanat söz konusu olduğunda teori işe yaramaz ve asıl sanat eseri olan insan kendi vücuduna ve benliğine, kendi doğasına ve çevresine dönmelidir.
⦁ Bu göstergeleri saptayabilen başyapıtlar sayesinde de her yeni gelen sanatçı doğaya yönelerek kendi içselleşmesini yaşar. Ancak olay asla doğayı birebir taklit etmek değildir. Doğanın yarattığı değerleri uygun anda ve uygun şekilde kullanarak bir armoni oluşturmaktır.
⦁ Milo Venüsü'ne baktığımızda da ışık ve gölge kullanımı da dahil olmak üzere, anatomik olarak da baktığımızda eseri inceleyen Rodin'in de dediği gibi her şey doğadaki konumlarının ve doğanın göstergelerinin optimize edildiği halde yansıtılmış. Bu sayede heykel bu kadar çarpıcı olmuş.
⦁ Ancak heykelin bu kadar etkili olmasına sebep olan faktörlerden biri Rodin'e göre eserin konumu. Mimari olarak incelediğimizde eserin konumlanış biçimi, yerden yüksekliği, arkaplanı, yakınlarındaki mimari ögeler gibi çevresel faktörler izleyicinin algısını psikolojik olarak etkilediğinden bir Tanrıça için en iyi konumda olmalıydı eser.
⦁ Heykelin cinsiyet eleştirisine Rodin tarafından baktığımızda kadınlık olgusuna derin göndermeler yapıldığını görüyoruz. İlahi kadın karakterini temsil eden heykel için, içinde güçlü bir kötülük (yalan) taşıdığını belirtmesinin yanı sıra kainatın efendilerinden olduğu için insanlara karşı büyük sevgisini yansıttığını söylüyor Rodin. Duruşunda bunu temsil ettiğini düşünürken ışık oyunlarıyla kudreti arttırılırken kadınlığının daha da doruğa ulaştırılarak daha üstün daha ateşli gösterildiğini belirtiyor. İçindeki yalan ve kötülüğün kadın olduğundan mı yoksa ilahi varlık olduğundan mı kaynaklandığına ise kesin bir açıklık getirmiyor. Sevgililerinden birinin Rodin'i suçlayarak akıl hastanesine yattığını düşünürsek sorgulanabilir.
⦁ Venüs bir ideal miydi? Rodin bu konuda ideal kavramının değişkenlerinden bahsediyor. Milo Venüs'ünün ideal olduğunu düşünenleri – eğer idealse bile ki öyle bi kavramdan bahsedebilirsek- yeterice sorgulamadıkları ve şüphe duymadıkları gerekçesiyle yaftalıyor. Tinsel olarak bakarsak şüphenin sadece Venüsü incelerken değil tüm doğaya baktığımızda yön gösteren olması gerekir. Çünkü ancak doğadan şüphe duyarsak onun göstergelerinin farkına vararız ve sanat eğitimimiz başlar.
⦁ Rodin'de kendi tinsel yolculuğuna çıkarak eseri farklı bir yönden incelemeyi başarmış. Bunu doğaya yönelerek yaptığını söyleyen Rodin'in kendi göstergelerini bulduğunu anlayabiliriz. Bu yüzden her sanatçı için göstergelerin farklı olduğunu ve bu yolda ilerlemek isteyenlerin kendi kendilerine uğraşmaları gerektiğini düşünebiliriz.
⦁ Bu sebeple tekrar sanat eğitimine dönecek olursak sanat eğitimi aldığını düşünen her bireyin önce doğaya yönelip kendi göstergelerini bulmasını sonra tekrar Milo Venüsü'nü incelemesi gerektiğini düşünebiliriz.
Zeynep ŞENGÜL
⦁ İnsanın yaratmaktan aciz olduğunu düşünen Rodin yapıtında, insanın tek yapması gerekenin doğaya yaklaşmak olduğunu düşünüyor. Bundan kasıtın Rodin'e göre her şey doğada bulunur ve biz bazı imgeleri – göstergeleri izleyerek sonuca ulaşabiliriz.
⦁ Aslında yaşam, yaşamın içinde aranmalıdır diyor Rodin. Yaşamda somut örnekler ve bütün göstergeler bulunurken, yaşamı yaşamdan alarak en iyi şekilde sanata yansıtabilir ve gerekirse işlevsellendirebiliriz. Mimari açıdan bakıldığında yaşamı yaşamdan almanın, yaşamla kümülatif ilerleyecek olgularla sağlandığını da düşünürsek sadece şekilsel değil aynı zamanda estekik ve işlevin bir araya geldiği gerçekçi yapıtlar yapılabilir olduğunu düşünebiliriz.
⦁ Bu sonuçların eğitim sürecine baktığımızda, önce doğanın göstergelerini görmek, sonra onları karşılaştırmak ve onlar arasında bağ kurmak Rodin'e göre sanat eğitimini oluşturur. Bilimsel olarak da baktığımızda olgular vardan yok, yoktan var olamazlar ve sonuç için belirli aşamalar gerekir. Ancak sanat söz konusu olduğunda teori işe yaramaz ve asıl sanat eseri olan insan kendi vücuduna ve benliğine, kendi doğasına ve çevresine dönmelidir.
⦁ Bu göstergeleri saptayabilen başyapıtlar sayesinde de her yeni gelen sanatçı doğaya yönelerek kendi içselleşmesini yaşar. Ancak olay asla doğayı birebir taklit etmek değildir. Doğanın yarattığı değerleri uygun anda ve uygun şekilde kullanarak bir armoni oluşturmaktır.
⦁ Milo Venüsü'ne baktığımızda da ışık ve gölge kullanımı da dahil olmak üzere, anatomik olarak da baktığımızda eseri inceleyen Rodin'in de dediği gibi her şey doğadaki konumlarının ve doğanın göstergelerinin optimize edildiği halde yansıtılmış. Bu sayede heykel bu kadar çarpıcı olmuş.
⦁ Ancak heykelin bu kadar etkili olmasına sebep olan faktörlerden biri Rodin'e göre eserin konumu. Mimari olarak incelediğimizde eserin konumlanış biçimi, yerden yüksekliği, arkaplanı, yakınlarındaki mimari ögeler gibi çevresel faktörler izleyicinin algısını psikolojik olarak etkilediğinden bir Tanrıça için en iyi konumda olmalıydı eser.
⦁ Heykelin cinsiyet eleştirisine Rodin tarafından baktığımızda kadınlık olgusuna derin göndermeler yapıldığını görüyoruz. İlahi kadın karakterini temsil eden heykel için, içinde güçlü bir kötülük (yalan) taşıdığını belirtmesinin yanı sıra kainatın efendilerinden olduğu için insanlara karşı büyük sevgisini yansıttığını söylüyor Rodin. Duruşunda bunu temsil ettiğini düşünürken ışık oyunlarıyla kudreti arttırılırken kadınlığının daha da doruğa ulaştırılarak daha üstün daha ateşli gösterildiğini belirtiyor. İçindeki yalan ve kötülüğün kadın olduğundan mı yoksa ilahi varlık olduğundan mı kaynaklandığına ise kesin bir açıklık getirmiyor. Sevgililerinden birinin Rodin'i suçlayarak akıl hastanesine yattığını düşünürsek sorgulanabilir.
⦁ Venüs bir ideal miydi? Rodin bu konuda ideal kavramının değişkenlerinden bahsediyor. Milo Venüs'ünün ideal olduğunu düşünenleri – eğer idealse bile ki öyle bi kavramdan bahsedebilirsek- yeterice sorgulamadıkları ve şüphe duymadıkları gerekçesiyle yaftalıyor. Tinsel olarak bakarsak şüphenin sadece Venüsü incelerken değil tüm doğaya baktığımızda yön gösteren olması gerekir. Çünkü ancak doğadan şüphe duyarsak onun göstergelerinin farkına vararız ve sanat eğitimimiz başlar.
⦁ Rodin'de kendi tinsel yolculuğuna çıkarak eseri farklı bir yönden incelemeyi başarmış. Bunu doğaya yönelerek yaptığını söyleyen Rodin'in kendi göstergelerini bulduğunu anlayabiliriz. Bu yüzden her sanatçı için göstergelerin farklı olduğunu ve bu yolda ilerlemek isteyenlerin kendi kendilerine uğraşmaları gerektiğini düşünebiliriz.
⦁ Bu sebeple tekrar sanat eğitimine dönecek olursak sanat eğitimi aldığını düşünen her bireyin önce doğaya yönelip kendi göstergelerini bulmasını sonra tekrar Milo Venüsü'nü incelemesi gerektiğini düşünebiliriz.
Zeynep ŞENGÜL
Yorumlar
Yorum Gönder