Y E N İ Ç A Ğ S A N A T I N A Ö V G Ü

    Evet gerçekten övgü. Edebi kisvelerden arınmış, modern zaman feylesoflarından alıntılar yapmadan yapılacak bir övgü. Modern zamana, tüketim toplumuna ve popülarizme bağıran bir övgü. İnsanları öyle güzel ağına çekti ki modernizm denen 'şey' hayatlarımızı alışveriş ve beğenilme üzerine kurar olduk. O yüzden umarım, sizler de okuyup beğenirsiniz (!)
    Kendimle çelişiyor gibi olduğumu hissediyorum bazen. Malumunuz, hizmet sektörü içerisinde yer edinmeye çalışırken bir yandan da hizmet sektörüne ve ona dahil olan insanları yerip duruyorum. Bu da benim ironik yanım olmalı zira mesleğimi ve o tüketim manyağı insanlarla uğraşmayı içten içe çok seviyorum.
   Bir şeyin ne kadar modern olduğu o kadar anlaşılmaz olmasıyla ölçülüyorsa, ya da yapılan her iş'i sanat eseri saymak marifet sayılıp, postmodernizme suç atılıyorsa, kimse modern çağ sanatının güzelliğinden, mükemmelliğinden bahsedemez.
  Özellikle plastik sanatlarda gördüğümüz bu durum içimi acıtıyor. 'Modernizm' başlığı altında yapılan enstalasyonların neredeyse hepsi sanat eseri sayılıyor, hele bir de galeride sergilenmişse! Evet galeriler işlere 'eser' ünvanı verir doğru, modern galerilerde yerde bulunan ananasın ya da 3 5 arkadaşın yaptığı deneyde, gözlüğün sanat eseri sayıldığı gibi.
  Elbette sadece plastik sanatlarda değil mimaride ve iç mekan tasarımında da ağlatan örneklerle boğuşuyoruz. Minimalizm başlığı altında bırakılan boş mekanlar rabet görüyor ya da açık plan yapısı kandırmacasıyla akustikten, doğal aydınlatmadan bihaber mekanlarla karşılaşıyoruz. Ne minimalizm ne açık plan yapısı bir kaç duvar kaldırarak veyahut donatıları azaltarak yapılacak bir iş değil, üzerinde kafa yorulması gerekirse hesap yapılması gerekilen mimari detaylardır, modern zamanlara dahil olduğu için bu örnekleri seçtim.
   Peki gerçekten bir işin sanat eseri sayılması için hangi koşullar gereklidir? Herkesten 'evet bu sanat eseri' diye onaylama alması mı, yoksa işlevsel ve göze hitap eden koşulları sağlaması mı? Ya da bir tabloya boya fırlatmak, bir mekanı iple dolanmak sanat eseri sayılır mı? Belki de yapanın ölmesi yeterlidir ne dersiniz?
   Anlamlandıramadığım kısım, sanat ile ilgili, elbette sadece bu kadar değil. Sanatçı kavramının geldiği nokta da can yakan cinsten. Özellikle ülkemizde gördüğüm bir durum. Her Güzel Sanatlar öğrencisi mezun olunca 'sanatçı' ünvanı ile mezun oluyor galiba, yoksa ne cüretle kendilerine sanatçı desinler ki? Sanat okulları sadece işin teoriğini verir, eğer varsa tabi. Her güzel sanatın da teoriği olmaz malum. İçten, ruhtan gelen bir 'şey'dir sanat, formüle ya da bağlantılara uyum sağlamaz, mesela renkler her ne kadar matematiksel oranlarla yapılıyor gibi dursa da, ruhtan gelen dürtülerle yapılır. Belki de bundan galeriler ruhsuz işlerle doludur. Evet iş sayın okuyan, sanat eseri değil. Sanat ile ilgili gördüğüm her şeye sanat eseri demeyi reddediyorum. Bunu asla da kabullenemeyeceğim. Belki de milyonlar satacaktır o iş ama bu değerini değiştirmez. Malum tüketim toplumu, moda olan bir şeyi almak için birbirini ezer, bol sıfırlı parayı öder. O yüzden o sayısal değer gözümde daima sıfır olacaktır, sağlıcakla..

Yorumlar

Popüler Yayınlar